Aksa Tufanı’nın 2. Yılında Hamas Açıklaması

Aksa Tufanı’nın İkinci Yılında Hamas Lideri Fevzi Barhoum Tarafından Yapılan Basın Açıklaması:

Önceliğimiz Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıların ve soykırım savaşının derhal durdurulmasıdır. Haklarımıza bağlı kalma ve halkımızın özgürlük, yenilenme ve bağımsızlık arzularını savunmaya dair sözümüzü yeniliyoruz.

Gazze Şeridi’ndeki direnen halkımız, iki yıl boyunca soykırım savaşı, sistematik aç bırakma, kapsamlı yıkım ve işgalci Siyonist güçler tarafından etnik temizlikle karşı karşıya kaldı; bu, modern tarihte benzeri görülmemiş bir saldırıdır. Zorunlu göç, yerinden edilme, en temel insani yaşam koşullarından mahrumiyet ve yüz kızartıcı katliamlar, bombardıman, öldürme ve Netanyahu hükûmetinin suç teşkil eden davranışlarına rağmen, bu işgalci güç hedeflerinde büyük bir başarısızlık yaşadı; özellikle zorunlu göç girişimleri, esirlerin zorla geri alınması veya işbirlikçi yapılar/çeteler kurma çabaları başarısız oldu.

Bu kahramanca insani direniş destanında 67 binden fazla şehit, yaklaşık 170 bin yaralı ve sakat, 15 binden fazla kayıp var. Bunların çoğunluğu çocuklar ve kadınlardır. Kasıtlı aç bırakma sonucu ölenlerin sayısı 500’ü geçti, yüzbinlerce yerinden edilmiş kişi var; tüm bunlar tam bir Amerikan ortaklığıyla ve uluslararası toplumun, BM sisteminin gözetimi altında gerçekleşti.

Bu alçak saldırının mağdurlarının yaklaşık %95’i silahsız sivillerdir; bu, Siyonist varlığın ve onu destekleyenlerin, bu soykırımı suç saymayanların alnında ebedi bir lekedir.

Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs, toprakların tamamen ilhakı, göç ettirilmesi ve tam kontrolü için genişlemeci işgal hükümetinin faşist gündeminden ayrı tutulmamıştır ve Mescid-i Aksa’ya zaman ve mekan açısından bölünme dayatılmaktadır. Bu planlar, işgalin bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı tehdit eden zalim ve yayılmacı bir güç olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

İşgal altındaki Siyonist hapishanelerdeki tutuklularımız ve esirlerimiz, sistematik aç bırakma, aşağılanma ve işkenceye maruz kalmaktadır; bunlardan yaklaşık 80 esir, Gazze Şeridi’nden 50’si de dahil olmak üzere, işkence, kasıtlı tıbbi ihmal ve yiyecek ve ilaç yoksunluğu nedeniyle hayatını kaybetmiştir.

Aksa Tufanı’nın ikinci yıldönümünde, Siyonist saldırıya karşı direniş ve mücadele yolunda şehit düşen halkımızın ruhları önünde saygı ve hürmetle eğiliyoruz. Şehit düşen liderlerimizin, başta şehit liderler; Şehit Komutan İsmail Haniye, Şehit Komutan Salih el-Aruri, Şehit Komutan Yahya es-Sinvar, Kassam Tugayları Kurmay Başkanı Şehit Komutan Muhammed el-Dayf ve Lübnan, Yemen, İran, Ürdün, Türkiye ve Katar’dan gelen özgür şehitlerimizin ruhlarına rahmet diliyoruz; onların temiz kanları halkımızın kanıyla Kudüs ve El-Aksa’nın kurtuluş yolunda karışmıştır.

Düşman Siyonist planları, iki yıl süren savaşının sadece Hamas ve direniş gruplarına karşı olmadığını, Filistin varlığına karşı kapsamlı bir savaş olduğunu, halkımızın iradesini kırmaya, davasını silmeye ve özgürlük ile dönüş hakkını ortadan kaldırmaya yönelik çılgın bir çaba olduğunu kanıtladı. Ayrıca düşmanın sömürgeci yayılmacı niyetleri, Arap ve İslam ülkelerimizin toprakları, egemenliği, güvenliği ve istikrarı pahasına, suçlu liderlerinin açıklamaları ve “Büyük İsrail” hayalleriyle ortaya çıktı. Tüm bunlar göz önüne alındığında Siyonist varlığa karşı caydırıcı pratik önlemler alınmasını gerektiriyor.

Savaş suçlusu Netanyahu hükümeti ve onu destekleyen Amerikan yönetimi, Gazze’de işlenen savaş ve soykırım suçlarından dolayı tam siyasi, hukuki, ahlaki ve tarihi sorumluluğa sahiptir.

Kahramanca Aksa Tufanı Muharebesi, ulusal davamızı küresel konumuna geri getirdi, faşist işgalin yüzünü ortaya çıkardı ve bölge ile dünya güvenliği ve istikrarı için bir tehdit olduğunu gösterdi. Onu benzeri görülmemiş bir izolasyona soktu ve halkların ve kurumların vicdanlarını halkımızla dayanışmaya ve bağımsız devletimizi tanımaya sevk etti.

Halkımıza ve meşru haklarına karşı ulusal sorumluluğumuz gereği, hareket son iki yılda, en son ABD Başkanı (Donald Trump) tarafından sunulan ateşkes önerisi de dahil olmak üzere, ateşkes tekliflerine yüksek sorumluluk anlayışıyla yaklaştı. Hareketin Mısır’daki mevcut müzakerelere katılan heyeti, halkımızın ve Gazze’deki ailelerimizin beklentilerini karşılayacak bir anlaşmanın önündeki tüm engelleri kaldırmaya çalışıyor; bunların başında:

* Kalıcı ve kapsamlı ateşkes

* İşgalci ordunun Gazze’nin tüm bölgelerinden tam çekilmesi

* İnsani ve yardım malzemelerinin kısıtlamasız girişinin sağlanması

* Yerinden edilenlerin konutlarına geri dönmelerinin garantilenmesi

* Ulusal Filistinli teknokratlardan oluşan bir heyetin denetiminde kapsamlı yeniden inşa sürecinin derhal başlatılması

* Adil bir esir takası anlaşmasının yapılması.

Savaş suçlusu Netanyahu’nun mevcut müzakere turunu engelleme ve başarısız kılma girişimlerine karşı uyarıyoruz ki kendi hükûmeti önceki tüm görüşmeleri de kasıtlı olarak başarısız kıldı. Gazze’deki soykırım savaşında ezici askeri güç, sınırsız destek ve ABD’nin tam ortaklığına rağmen, sahte bir zafer görüntüsü yaratmayı başaramadılar ve başaramayacaklar.

Halkımızın bilincine, birliğine, davamızın adaletine ve mücadele projemize inanıyoruz. Davamızın tasfiyesine ve Siyonist düşmanın gündemlerinin Direniş’in önüne geçirilmesine yönelik tüm planları boşa çıkarma gücümüze güveniyoruz. Düşman, direnişin halk desteğini sarsmak için yaydığı söylentiler ve psikolojik savaşta büyük bir başarısızlık yaşadı; işgal ve hükümetinin dünya kamuoyuna karşı yürüttüğü tüm yalanlar ve kara propagandalar, sistematik olarak hedef aldıkları 250’den fazla şehit gazeteciye rağmen çöktü.

Gazze’deki işgalin korkunç suçları ve soykırımı, kesin delillerle belgelenmiş savaş suçlarıdır ve zaman aşımına uğramayacaktır. Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan savaş suçlusu Netanyahu ve ordusunun suç çetesi adaletin eline bir an önce teslim edilmelidir.

Arap ve İslam ümmetimizin tüm güçlerinin halkımıza ve direnişimize verdiği onurlu ve sürekli destek ve tutumları yüksek takdirle karşılıyoruz; özellikle Yemen’deki Ensarullah ve Silahlı Kuvvetleri, Lübnan İslami Direnişi ve İran Cumhuriyeti’ni anıyoruz.

Katar, Mısır ve Türkiye’deki arabulucuların tutumlarını, Arap ve İslam derinliğimizin siyasi ve diplomatik desteğini ve halkımıza dost dünya ülkelerinin desteğini de takdir ediyoruz.

Tüm ümmet güçlerini ve dünyadaki özgür insanları halkımıza ve ulusal davamıza gerçek anlamda destek olmaya, topraklarında direnişini güçlendirmeye, haklarını elde edip bağımsız devletini başkenti Kudüs ile kurana kadar çağrımızı yeniliyoruz.

Gazze Şeridi’ne ulaşmaları Siyonist korsanlık ve uluslararası hukuka aykırı bir suçla engellenen Direniş Filosu katılımcılarını selamlıyoruz. Onların insanlık mesajının Gazze ile dayanışma ve işgalin halkımıza yönelik suçlarını ifşa etme konusunda ulaştığını teyit ediyoruz.

Arap ve İslam ülkelerinden Siyonist varlığa karşı her türlü boykotun etkinleştirilmesini talep ediyoruz, düşmanla ilişkisi olan ülkelerden bu ilişkileri kesmelerini, büyükelçilerini geri çekmelerini ve düşman büyükelçilerini sınır dışı etmelerini istiyoruz.

Arap ve İslam zirvelerinin kararlarının fiili olarak uygulanması çağrımızı yeniliyoruz; saldırının derhal durdurulması, ablukaların kalıcı olarak kırılması ve halkımızın meşru haklarını elde etmesi için her türlü siyasi, diplomatik, ekonomik ve hukuki desteğin sağlanmasını talep ediyoruz.

Filistinli grupları ve güçleri direniş seçeneğinde birleşmeye, düşmana ve faşist hükümetinin topraklarımıza, halkımıza ve kutsallarımıza yönelik planlarına karşı ortak bir mücadele stratejisi benimsemeye çağırıyoruz.

Dünyaya, işgal direnişinin meşru ve garantili bir hak olduğunu, özgürlük, onur ve bağımsızlık içinde yaşamanın, ablukasız, katliamsız, sürgünsüz ve vesayetsiz bir hayatın halkımızın asli ve köklü hakkı olduğunu, bağımsız Filistin devletimizin tam egemenlikle ve başkenti Kudüs ile kurulmasının Allah’ın izniyle her zamankinden daha yakın olduğunu bildiriyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir