Suçu Müslüman Olmak Olan Çocuk

Suçu Müslüman Olmak Olan Çocuk: Bosna'dan Gazze'ye

Abeer Achraf

@PalestineNow

Ukrayna devleti Irak’ın bombalanmasında yer aldı.

Rusya Ukrayna’yı vuruyor.


Ve Allah doğru söyledi: “…zira böyle günleri insanlara sırayla paylaştırırız. Allah’ın, imana erenleri seçip ayırması ve aranızdan hakikate şahitlik yapanları seçmesi içindir”


Okuduğum şey Boşnakça bir dergiden: “Batı’nın ikiliği”

Sırpların yürüttüğü imha savaşı: Bosna Müslümanları orada 300 bin Müslüman şehit edildi. Orada 60 bin kadın ve çocuğa tecavüz edildi. Bir buçuk milyon insan yerlerinden edildi.”

Şimdi bundan bahsedecek miyiz? Ya da unuttuk mu?

Yoksa onun hakkında hiçbir şey bilmiyor musunuz?

CNN sunucusu bir anıdan bahsediyor: Bosna katliamları…

Ve ünlü muhabir Christiana Amanpour’a sorar: “Tarih tekerrür eder mi?”

Bosna-Hersek’in yıldönümünde işte onun yorumlarından biri: “Tam bir Orta Çağ savaşıydı. Müslümanların öldürülmesi, kuşatılması ve aç bırakılması… ve Avrupa müdahale etmeyi reddetti. Ve dedi ki: Bir iç savaş!”

Soykırım yaklaşık 4 yıl sürdü. Sırplar 800’den fazla camiyi yıktı. Bazılarının yapımı 11. Yüzyıla kadar uzanıyordu. Saraybosna Tarihi Kütüphanesini yaktılar, görkemli bir kültürü imha ettiler. BM müdahale etti ve Müslüman şehirlerin girişlerine iki hademe koydu. Gorajda gibi… Ve Srebrenitsa… Ve Ziba…

Ama tümü kuşatma ve ateş altındaydı. Koruma vaadi hiçbir şey değildi. Sırplar binlerce Müslümanı toplama kamplarına koydu. Onlara işkence ettiler ve açlıktan ölünceye kadar aç bıraktılar, öldüklerinde iskelet hâlindeydiler. Ve bir Sırp lidere sorulduğunda: “Neden bu hâle geldiler?”

Dedi ki: Domuz eti yemiyorlar!

Guardian Bosna katliamları günlerini yayınladı. Tam sayfa bir harita. Müslüman kadınların tecavüz kamplarını ortaya çıkarıyordu. Çok büyük 17 kamp ve bazıları bugün Sırbistan içinde.

Sırplar çocuklara tecavüz etti. 4 Yaşında bir kız. Ve bacaklarının arasından kan akıyordu. Bununla ilgili yayınlanan bir rapora şu başlık atıldı: “Suçu Müslüman Olmak Olan Çocuk”

Kasap Ratko Mladiç Müslüman komutanlarla Ziba’da bir toplantıya ateşkes için çağrıldı. Kasap sonra şöyle dedi: “Ona bir sigara verdim” Ve sonra biraz güldü: “Sonra üzerine atladım ve onu öldürdüm”. Milisleri aynı şeyi Ziba şehrine ve halkına yaptılar, hunharca!

Ama en meşhur suç Srebrenitsa kuşatmasıydı. Uluslararası askerler tam bir haçlılar olarak yeniden doğdular. Sırplarla eğlenip dans ediyorlardı. Ve bazıları eğlenceleri için Müslüman bir kadını pazarlık konusu ediyordu. Sırplar Srebrenitsa’yı iki yıl kuşattı. Bombardıman bir an durmadı. Şehir direniyordu ve yardımlarla ayakta durabiliyordu. Sonra Batı onu Kurtlara teslim etmeye karar verdi. Srebrenitsa’yı koruyan Hollanda taburu Müslümanlara silahlarını teslim etmeleri için baskı yaptı: Güvenliğin sağlanması için! Müslümanlar yorgunluktan ve işkenceden sonra yenik düştüler. Oysa Sırplara güvence verilmişti ve Srebrenitsa’ya saldırdılar. 12 Bin erkeği toplayıp katlettiler. Bir Sırp Müslüman adamın üzerinde duruyordu. Yüzünü kazıyor ve o Ortodoks haçını resmediyordu.

Bunlarda Newsweek veya Time dergisinin bir raporundan:

Bazı Müslümanlar Sırplara yalvarıyordu, verilen acının şiddetinden kurtulmak için hemen öldürülmeleri için. Kadınlara gelince, onurları çiğnendi, bazıları yanarak öldü. Sağ bırakılanlar yerlerinden edildi. Katliam Srebrenitsa’da günlerce sürdü. Düşüşü Temmuz 1995’in sonundaydı. Bu kardeşlerimizi yok etme savaşının son bölümüydü. Bizim gibi Müslüman olmaları onların hatasıydı.

Katliam gerçekleşiyordu ve biz görüyorduk, duyuyorduk, yiyorduk, eğleniyorduk ve oynuyorduk…

Ve Srebrenitsa katliamından sonra Kasap Radovan Karadziç şehre fatih olarak girdi ve şöyle dedi: “Srebrenitsa her zaman Sırp olmuştur ve şimdi geri alınmıştır”. Srebrenitsa ‘da tecavüz ettikleri müslüman kadınları doğurana kadar hapsediyorlardı. Bir Sırp “neden” sorusuna Batı gazetesine verdiği bir röportajda “müslüman kadınların sırpları doğurmasını istiyoruz” diye cevap veriyordu.

Bosna’daki cinayetin ortasında bir Fransız gazetesi şunları yazdı: “Neler olup bittiğinin ayrıntıları bizim için çok açık. Birleşmiş Milletler sekreterinin Sırpların yanında açıkça yer aldığı bir utanç dalgası”

Müslümanlardan biri diyordu ki: “Sırplar şehir camisini yıkarsa, bu bizim için önemli değil ancak yıkıntısın uzaklaşmak bile her şeyin bittiği andır”

Zira Cami her şeyi temsil ediyordu. Bu yüzden sırplar bir yerleşim yerine girdiklerinde ilk önce camiyi yıkmaya başlıyorlardı.

Bir İngiliz gazetesinin Bosna’daki Müslümanların soykırımını şu cümleyle anlattığını hatırlıyorum: “Orta Çağ tarzında yürütülen yirminci yüzyıl savaşı!”

Ve Bosna’yı hatırlıyoruz…

Ve Saraybosna’yı..

Ve Banyaloka’yı…

Ve Srebrenitsa’yı…

Balkanları unutmayacağız..

Granada’yı unutmayacağız..

Filistin’i unutmayacağız..

Avrupa suçunun her yıl dönümlerinde “unutmayacağız” diyoruz…

Affetmeyeceğiz”

Ve asla, asla inanmayacağız

Hoşgörü, bir arada yaşama ve insan hakları sloganları…

Tüm bunlar Batı medeniyetinden ve bahsettikleri sahte insan haklarından etkilenenlere bir mesaj olsun benden.

Filistin’den…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir